29 Aralık 2018
“Osmanlı Dönemi’nde Kudüs’te İlmi Hayat ve Eğitim Sempozyumu”na konuşmacı olarak katılan Yurtdışındaki Filistin Âlimler Heyet Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, Müslümanları Kudüs konusunda daha duyarlı olmaya davet ederek, “Kudüs, Peygamberimizin bize bir emanetidir.” dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Yurtdışındaki Filistinli Âlimler Heyeti iş birliğinde ve İstanbul Bağcılar Belediyesi katkılarıyla hazırlanan “Osmanlı Dönemi’nde Kudüs’te İlmi Hayat ve Eğitim Sempozyumu” 29-30 Aralık tarihlerinde Haliç Yerleşkesi’nde düzenlendi.
“Emanetimize sahip çıkalım”
Sempozyumun açılış programında konuşan Yurtdışındaki Filistin Âlimler Heyet Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, Kudüs’ün İslâm tarihindeki yerine ve önemine değinerek, “Kudüs bizim boynumuzda bir emanettir, Peygamber Efendimizin bir emanetidir. Ayrıca, Hz. Ömer’in, Selahaddin Eyyubi’nin, Sultan Selim’in, Kanuni ve Sultan Abdülhamid’in emanetidir. Tabi kötüler asla ve asla bu yükü kaldıramaz. Sadece mümin insanlar bu yükü taşıyabilir. Biz bu gerçek emanete sahip çıkalım. Allah’tan dileğim biz o salih insanlardan olalım.” diye konuştu.
Filistin Ankara Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa, Osmanlı Dönemi’nde Kudüs’ün adeta bir Rönesans yaşadığını bu nedenle muazzam bir hayatın hafızasına sahip olduklarını dile getirdi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı İsmail Gerçek her şehrin kendine göre bir ruhu olduğunun altını çizerek, “Barış Şehri” olarak nitelendirdiği Kudüs’ün uzun süredir yerini güllelere, toplara bıraktığını söyledi. “Kudüs bizler için mücadele alanıdır” diyen Gerçek, “Filistin, Müslümanlar için imtihan kâğıdıdır. Üniversite olarak Kudüs’le ilgili üzerimize düşeni her zaman yapmaya devam edeceğiz. Kudüs’ün unutulmasına müsaade etmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Kudüs konusunda tepkimizi daima dile getirmeliyiz”
Mekke ve Medine gibi Kudüs’ün de İslâm medeniyetini oluşturan önemli şehirlerden biri olduğunu belirten Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, “Kudüs, İslâm’ın ilk kıblesi, Miraç’ın ilk basamağı, Hz. Ömer’in hediyesi, Selahaddin Eyyubi’nin mirası, Sultan Abdülhamid’in vasiyetidir. Ama bu hediye, bu miras, bu vasiyet bugün Siyonist işgale maruz kalmıştır. İslâm medeniyetinin kanayan yarası haline gelmiştir. Eğer bir beden yarasının kanadığını unutursa kan kaybından ölür. Eğer Kudüs’ü kanayan yaramız olarak görüyorsak onun bu özelliğini unutmamamız gerekiyor. Bu mirası diri tutmak için sanat, edebiyat, medya vasıtasıyla tepkimizi daima dile getirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“En uzun istikrar dönemi Osmanlı asırlarıdır”
Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Kudüs’ün tarihte birçok kez sıkıntılı dönemden geçtiğini ancak her defasında sorumluluk sahibi Müslümanlar tarafından yeniden barış ve huzurun tesis edildiğini söyleyerek, “İslâm tarihindeki en uzun istikrar dönemlerinden biri de hiç kuşkusuz Osmanlı asırlarıdır. Osmanlı Devleti, 1516 yılından 1917 yılına kadar Kudüs’ün İslâmi kimliğine pek çok yönü ile katkı sunmuştur.” dedi.
Osmanlı Dönemi’nde Kudüs’te önemli gelişmelerin yaşandığını ve bugün Müslümanlara yapılan zulmün kabul edilemez olduğunu ifade eden Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Biz Müslümanlar için Kudüs büyük bir anlam ifade etmekte, bereket, mübarek olmak ve mabet. Mukaddes beldelerin her birinde ecdadımızın gerçekten büyük bir emeği, hasreti var. Oraların gerek kurtuluşunda gerek imarında bugün ve yüzyıllar boyunca bizleri onurlandıracak bir duruş sergilemişlerdir.” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Zekeriya Kurşun başkanlığında yapılan açılış oturumunda Prof. Dr. Mehmet İpşirli Osmanlı Devleti ve Kudüs üzerine yaptığı çalışmalardan, Prof. Dr. Ahmet Ağırakça Kudüslü ulemanın eserlerinden, Filistinli araştırmacı Basheer Barakat ise Osmanlı Dönemi’nde farklı ihtisas alanlarındaki gelişmelerden söz etti.
Kudüs’te Osmanlıların ilme yaptıkları yatırımlar, medreseler, bu medreseler için kurulmuş vakıflar, sosyal ve dini hayat gibi konularda Türkiye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve Irak’tan katılımcılar iki gün boyunca bildiri sundu.
Çok dilli Kudüs ansiklopedisi
İki gün süren “Osmanlı Dönemi’nde Kudüs’te İlmi Hayat ve Eğitim Sempozyumu”nun sonuç bildirgesinde Kudüs çalışmalarıyla ilgili alınan kararlar ve öneriler yayınlandı. Kudüs konusunda farklı merkez ve kurumlar tarafından yapılan çalışmaların birleştirilmesi ve mümkünse bir konfederasyon altında toplanması önerildi. İslâm ülkelerindeki bütün üniversitelerde Kudüs araştırmalarına önem verilmesi ve Kudüs’ün tarihinin ortaya çıkarılması konusunda yüksek lisans ve doktora tezlerinin desteklenmesi teklif edildi. Ayrıca teşvik maksadıyla her yıl bir Kudüs Araştırma Ödülünün verilmesi ve bunun organizasyonunun da Türkiye’de yapılması önerildi.
Sempozyumdan ayrıca Kudüs’ün İslâmi kimliğini dünyaya tanıtacak çok dilli bir ansiklopedi hazırlanması kararı çıktı. Böylece Kudüs’ün tarihi mirası ile ilgili gerçeklerin bilimsel yollarla ve belgeler ile ortaya konulması hedefleniyor. Son olarak 2020 yılının ikinci yarısında İstanbul’da Kudüs’ün tarihi mirasını ve her yönü ile İslâmi kimliğinin ortaya konulmasını amaçlayan uluslararası bir sempozyumun yapılması kararı da alındı.