Suriye-Irak Bağlamında Ortadoğu'nun Geleceği
30 Mart 2017

23 Mart 2017

Tarih Araştırmaları Kulübü ile Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği’nin ortak düzenlediği “Ortadoğu ve Kuzey Afrika Konuşmaları” başlıklı panel serisinin üçüncüsü “Suriye-Irak Bağlamında Ortadoğu’nun Geleceği”  paneli, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Davut Hut ve Ortadoğu Uzmanı Dr. Ahmet Emin Dağ’ın katılımıyla Üsküdar Yerleşkesi’nde yapıldı.

“Irak, Fikren ve Fiilen Bölünmüştür”

Ortadoğu’nun geleceğine yönelik tarihi süreçte yaşananları hatırlatarak Irak özelinde değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Davut Hut, dostun, düşmanın, belirsiz ilişkilerin iç içe geçtiği Ortadoğu’da, Irak’ın bugünkü durumunu terör, kaos ve mezhep mücadelesine batmış bir ülke olarak özetledi. Hut, dünya petrol rezervinin yüzde 9’unu elinde bulunduran Irak’ta petrol var oldukça emperyalist güçlerin de var olacağını, dolayısıyla fikren ve fiilen bölünmüşlüğün sona ermeyeceğini belirtti.

Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın sebeplerinden biri olan, iktidar çekişmelerinin merkezde olduğu mezhep mücadelesinde İran’ın rolünü detaylandıran Hut, İran’ın 2003 yılıyla birlikte Şiiliği siyasi bir hâkimiyet olarak Irak üzerinde kullanıp ülke üzerindeki nüfuzunu arttırdığını ifade etti.

Irak’ın Geleceğiyle İlgili Muhtemel Senaryolar

Ülkede Şii propagandası var olduğu sürece Irak’ın, Şii-Sünni çatışmasından kurtulmasının mümkün görünmediğini söyleyen Hut, Irak’ın geleceğiyle ilgili muhtemel senaryolar üzerine de konuştu. Hut, Barzani’nin bölgede bir Kürt devleti kurulması için merkez yönetime referandum kartını tehdit unsuru olarak göstermesinin kısa vadede Barzani lehine sonuçlanmayacağını düşündüğünü belirtti.

Sünni-Şii başlığı altındaki mücadelenin daha da şiddetlenmesi ve IŞID, El Kaide gibi Selefi örgütlerin daha da güç kazanmasıyla, Irak’ın güneyinde Şii-Irak devleti, Irak’ın batısında ise Sünni-Irak devletinin kurulmasının orta ve uzun vadedeki senaryolar olduğunu aktaran Hut, “Irak bir bütün olarak kalsa da üç devletli bir yapıya gelse de emperyalizmin bu ülkeden elini çekmesi gerekiyor. Türkiye gibi bölgede tarihsel nüfuzu olan ülkelerin, Irak’ta tarafları adil, eşit bir yönetim ve eşit bir siyaset çerçevesinde bir araya getirmesi gerekiyor.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Suriye Bağlamında Ortadoğu

Ortadoğu’nun geleceğini Suriye bağlamında yorumlarken yakın geçmişe dönen Dr. Ahmet Emin Dağ, askeri, ekonomik ve siyasi kimliğini Sovyetler ile şekillendiren Suriye için Sovyetlerin dağılmasının ardından doğan varlık krizi, ülkenin, Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında ABD yanında yer alarak durumdan sağladığı siyasi ve ekonomik avantaj ve Irak’ın Kuveyt’ten çıkarılmasıyla ülke için başlayan Batı’yla uzlaşmacı yeni dönem hakkında detaylı bilgi verdi.

Bir dönem revizyonist ülkeler olarak tanımlanan İran, Suriye ve Irak’ın 2010’lara doğru, İsrail ve Mısır gibi statükocu ülkelere evrilmelerine, 20 yıl önce düşman olan ABD, İsrail, Rusya ve İran’ın Ortadoğu’daki mevcut kaosun devamı için anlaşmalarına dikkat çeken Dağ, uluslararası sistemin bölgede üçüncü harita düzenlemesi yaptığının altını çizdi.

“Ortadoğu’da 4. Dünya Savaşı Yaşanıyor”

1920’de ortaya çıkan Fransa ve İngiltere hâkimiyetindeki iki parçalı yapı ile 1945’ten sonra 15 parçaya bölünmüş yapının, 1970’lerden sonra devlet sahibi olmayan grupların ortaya çıkmasıyla üçüncü kez değiştiğini söyleyen Dağ, “Mesele, Şam yönetimiyle onun muhalifleri üzerinden yeni bir düzen yaratma mücadelesidir. O yüzden bu uluslararası bir savaştır, kendi çapında 4. Dünya Savaşı’dır.” diye konuştu. 

“Ortadoğu ve Kuzey Afrika Konuşmaları” üst başlığında 23 Şubat’ta başlayan panel serisi 6 Nisan’da “ABD’nin Ortadoğu Politikaları ve İran” paneliyle sona erecek.